aman söyle...
lütfen saçmalamayalım yaa...
Birincisi : O mesaj Omayra'ya ithafen espri amacıyla yazılmıştır.
İikincisi : Hemen cevap vemektense, Omayra'nın sorusunun makul bir cevabı olduğunu göstermek ve böylelikle arkadaşların fikir yürütmelerini sağlamak istemiştim. Böylelikle eğlenerek bir beyin fırıtınası ortamı oluşturmak gayesi içindeydim. Ama verdiğin cevapla amacımı baltalamış oldun.
Canın sağolsun. Burası bir eğlence ortamı; olacak böyle şeyler.
Üçüncüsü :Böyle hakaret içiren cevaplar yazmadan önce, mesaj yazacağın üyenin açtığı konulara bir bak istersen.
Sabahlara kadar uyutmayan bir iş yoğunluğuna rağmen "ATATÜRK" köşesini son bir kaç haftadır kim güncel tutmaya çalışıyor, bir fikrin var mı acaba kardeşim? Hiç üşenmeden açtığın konulara baktım ve gördüklerim karşısında sana ancak şunu söyleyebilirim ki; sen, bana özellikle bu başlık altında 'saçmalama' deme cürretini gösteremessin dostum.
Özellikle bu köşede ve hatta forum genelinde senin ne kadar paylaşımcı olduğunu açtığın konulara ve verdiğin cevaplara bakarak herkes görecektir herhalde.
Ayrıca;
Madem Omayra'nın sorusu bu kadar ilgini çekti; o zaman biraz araştırma zahmetine girişip cevabı bulsaydın da bulduğun cevabı benden önce yazıp, beni yaptığım espiri ile yarı yolda bıraksaydın . Soru, araşıtıracağın kadar ilgini çekmediyse, "ee peki ne işin var bu topicde?" derler adama, di mi yani. Öyle her zaman hazıra konulmuyor değil mi dostum. Forumda "teşekkür" etmekten daha fazla şeyler de yapmak gerekli.
Ha ayrıca şunu da belirtmek isterim ki, konunun böyle gereksiz bir tartışma ortamına sürüklenmesi nedeniyle başta Omayra olmak üzere ilgili üye hariç herkesten özür dliyorum. Ama kabul edin ki bana da cevap hakkı doğmuştu. Neyse sorunun cevabına gelince;
Anıtkabir'in mimarı projesi ile ilgili olarak 1941 yılında açılan yarışmaya, (ikinci Dünya savaşının ortasında olunmasına ramen) Türkiye, Almanya, İtalya, Avusturya, İsviçre, Fransa ve Çekoslovakya'dan toplam 49 proje katılmış ve bu projeler içerisinde en çok beğenileni Prof. Emin Onat ile Doç. Orhan Arda'nın 25 numaralı projesi olmuştur.
Ata'nın kabrine ulaşan 262 metrelik Aslanlı yolun sağ ve solunda bulunan 24 aslan, "24 Oğuz boyunu" temsil etmektedir.Kültürümüzde güç sembolü olduğu için özellikle seçilen aslan figürlerinin çift olması milletin "birlik ve bütünlüğünü" vurgularken, aslanların kedi gibi yatar pozisyonda olması ise bu büyük gücün "barışseverliğini" sembolize etmektedir. Ziyaretçilerin de kabrin manevi atmosferine ayak uydurmaya yönlendirildiği Aslanlı yolda, taşlar Ata'nın huzuruna çıkanların "başlarının öne eğik" olması için 5 santimlik çim boşluğu bırakılarak döşenmiştir. (Zira, bu beş santimlik boşluk insanların yere bakarak yürümesine sebebiyet vermektedir, aksi takdirde takılıp tökezlemek kaçınılmazdır. Dolayısıyla siz tökezlememek için yere bakarken, Ata'nın huzuruna başınız önde gidiyorsunuz. Nasıl fikir ama; bence dahice ).
Not: Bilgiler projeden alınmıştır.