alevilik nedir?

Sponsorlu Bağlantılar

:::burak:::

:::burak:::

Üye
    Konu Sahibi
alevilik nedir?
Alevilik Nedir?
Allah, Muhammed, Ali kutsallığını kalbinde taşıyan , Hz.Ali’nin adaletinden ayrılmayan temelinde insan sevgisi bulunan her dine , mezhebe ser inanca saygı duyan ve hoşgörü ile bakan, dil, din, ırk, renk , farkı gözetmeyen eline diline sahip olma ilkelerini şart koşan, gelmek isteyen, inançlı insanları çatısı altına alarak manevi susuzluklarını gideren, insanları yaşadıkları toplumda kendi istekleriyle kendi kendilerini yargılamalarını sağlayan, laik,demokrat, eiştlikçi, katılımcı, paylaşımcı düşünceyi savunan, zalime ve zulme karşı gelen, mazlumun yanında olan, şeriatın bağnaz kuralllarına bağlı olmayan, ve onu reddeden, İslam dinini kendine göre ve sunni inancın dışında yorumlayan, aslı doğruluk, kemali dostluk, cevheri, merhamet, görüşü eşitlik, hazinesi bilgi, meyvası sevgi hamuru ile yoğrulmuş, insanı Kamil ve erdemli insan yaratmayı ön gören, korkuyu aşıp sevgi ile tanrıya yönelen, Enel-Hak ile insanın özünde tanrıyı gören, yaradan ile yaradılan ikiliğinen Varlk Birliğine varan, edep ve ahlaklığı yaşamın temeline oturtan, insanı yücelten, hamurunda hem ilahiliğin hemde irfaniliğin mayası bulunan; kişinin ahlaklı ve karakterli yaşam ilkelerini belirleyen, Hz. Muhammed ve Hz. Ali’den gelen neslin imametini teberra ve tebelle ilkesi ile sahiplenen, dini biçim ve şekil olarak değil, gerçek anlamıyla algılayan, dini bağımsız bir irade gücü ve batını özelliği ile evrimleştiren akıl ve iman bütünlüğünde birleştiren ve tüm bunları Kırklar Cemi ile yürüten bir inanç sistemidir. Alevilik Aleviler için üst kavramı, Bektaşilik ve Kızılbaşlık ise alt kavramları oluşturur.

Alevilikte Allahtan başka Tanrı Yoktur.

Kızılbaşlık Nedir?
Kızılbaş, Allah’ı ve Resulü uğruna kendini adamış, onların yolunda canından ve malından vazgeçmiş, bu yolda ölmek var dönmek yoktur yeminini başına sardığı kırmızı sarık ile ilan eden kişilerdir.

Bektaşilik Nedir?
Türkiyede babagan ve dedegan kollarına bağlı Aleviler kendilerini Bektaşi olarak tanımlarlar.

4 Kapı 40 Makam Nedir ?
Yolumuzun erkanı 4 Kapı 40 Makamdır. Bu 4 Kapı ve 40 Makam şöyledir.

4 Kapı;

* Şeriat Kapısı
* Tarikat Kapısı
* Marifet Kapısı
* Sırr-ı Hakikat Kapısı

1-Şeriat Kapısının Makamları;
o İman getirmek
o İlim öğrenmek
o Namaz, oruç, zekat ve hac ve gaza eylemektir ve cenabetten arınmaktır.
o Helal istemek, kazanmak, faizi haram saymaktır.
o Nikah Kıymak
o Hayz ve Nifazın Nikahı haram eylemesi
o Arı giymek, arı yemek
o Sünnet-i Cemaat
o Şefkat
o Emri marut, yaramaz işlerden kaçınmak.

2- Tarikat Kapısı:Eğitim ve öğretim müessesesidir
o El alıp tövbe kılmak
o Mürid olmak
o Saçın gidermek ve libasını giymek (gösterişsiz kılık kıyafette bulunmak.)
o İnsanın nefsi ile mücadele etmesi
o Hizmet etmek
o Korku (hata yapmaktan, gönül kırmaktan,kötülük yapmaktan kork)
o Umut tutmak
o Hırka, (sadelik), Zembil(Hakkın yolunda giden, ulu tanrının dostluğunu arayan , kendisine tanrıtanrı sevgisinin ateşiyle yol gösterecek aydınlatıcı aramak için durmadan gezip dolaşmayı), Makas(dünya ile ilgili her türlü ihtirasın tehlikeli olabilecek her türlü düşüncenin zihinlerden sökülüp atılması), Seccade (Tanrının karşısında insan oğlunun ne kadar aciz olduğunu kavrayarak kibir hırs kendini beğenmişlik gibi duygulardan uzak durmak), İbret , Hidayettir.
o Sahib-i makam sahib-i cemiyet, (Çevresinde kendisine ve bilgisine güvenen bir topluluk oluşturabilecek bir kişi sahib-i cemiyet olacak)
o Aşk ve Şevk ( Bu makama gelmiş Hak , bu kapıda aldığı gereli bilgi birikimi ile, belli bir olgunluk düzeyine ulaştıktan sonra ve sağlam ahlak değerlerine sahip olduktan sonra yoluna yine devam ederek o kutsal amacına ulaşmak ister bunun özlemini duyar. Böyle özlemi duyan Tarikat kapısından Marifet Kapısına gelmiştir.

3- Marifet Kapısı
Bu kapıda Yolun Talibi daha derin araştırmalar ve incelemeler yaparak doğruları ve Hakkı daha derinden keşfedecektir.

o Edep (Yolumuzun ahlak kurallarına aykırı hiçbir davranışta bulunmamaktır.)
o Korku ( İnsanları çirkin ve zararlı düşüncelerden koruyacak bir güç kaynağıdır.)
o Perhis/ Yetinmek ( Her türlü aşırı istek ve yönelişlerden ve her türlü aşırı düşünce ve duygulardan perhizkarlık yapması)
o Sabır / Kanaat (İnsan ancak sabır ile karşılaştığı zorlukların üstesinden gelir.)
o Utanmak (Utanma duygusunu hisetmek ve taşımak olgunlaşmanın bir çok başka önemli ve değerli ögesini oluşturur.)
o Cömertlik ( Bir insan , bir arif kişiye gerçek bir tanrı dostuna cömertlik yakışır.)
o İlim ( İnsan ancak ilim ile yolunda sağlıklı yürüzebilecektir.)
o Miskinlik (Gösterişsiz yaşamak)
o Marifet ( Kaynağını bilimden ve ulu Allaha karşı duyulan sonsuz bir sevgi , bir doyumsuz aşkve bitmez bir özlemden alan hem bilim hemde sezgi ve içe doğma yoluyla yüce tanrının zatıve kainatın oluşumuyla ilgili tüm sırları sakladığı tüm gerçekleri bilme alma halidir.)
o Kendini bilmek (Kendini bilen kişi Hakkı da görmüş olur. Ve insanı-ı Kamil olmak yolunda büyük bir adım daha atılmış olur.)

4- Hakikat Kapısı
o İnsan bu kapıdan geçtikten sonra Tanrı dostluğuna kavuşmak o sonsuz deryaya ulaşarak , orada eriyerek yok olan bir damla haline dönüşmenin hazzını tadar. Bundan sonra dönüp insanlığa hizmete gitme kapısıdır. Toprak olmak ( alçak gönüllü olmak)
o 72 Milleti ayıplamamak (Dünya insanlığının hiç birini hor görmemek ve ayıplamamaktır.)
o Elinden geleni men kılmamak (Kişisel fedakarlıklar yaparak dilek sahibinin derdine derman olmaktır.)
o Herşeyin kendisinden güven kılması (
o Tanrıya rıza göstermek
o Sohbet
o Seyir (İnsan tasavvuf felsefesine göre 3 önemli yolculuk yapar. 1- Tanrı katında bir aslı ve gerçeği olarak yaratılır ve dünyaya gelir . 2- dünyada insanlar kamil olabilme uğruna verdiği çabalar sonucunda makamına ulaşır. 3- Tanrıya seyirdir.
o Sırr (Gerçek olan tek varlık Yüce Allah’ın varlığıdır. Dolayısıyla gerçekle ilgili sırlar , Allah’a ait sırlardır.
o Münacattır. (Tanrıya ulaşma , O’na sığınmadır.)
o Müşahade (Tanrının cemalini görebilmek o erişilmez zevke erebilmek yeri , mutlak gerçeğe ulaşmaktır.)

Kırklar Cemi: Alevilerin bugün sürdürdükleri, erkanları 12 hizmetin yapıldığı ‘yol’ a CEM denir.
HZ. ALİ:

Alevi yolunun kurucusu, İmamların başı, Hz. Hasan ile Hz. Hüseyin’in babasıdır. Tarikatta ‘Yol Ali’nin ‘ deyimi ile anılır. Hz. Muhammet ile aynı gömleğe girdiği ( bir olduğu ), bu yüzden Hz. Muhammed’le ayrı tutulmaması gerektiğine inanılır.
ALLAH”IN ARSLANI IMAM HZ.ALI

EHL-İ BEYT

Hz. Muhammed’in kızı Fatıma anamızdan gelen soydur. Bu soya giren her kişi Alevi için kutsal önderdir.

* 1-Hz. Muhammed
* 2-İmam Ali
* 3-Hz. Fatma anamız
* 4-İmam Hasan
* 5-İmam Hüseyin

ERKAN NE DEMEKTIR ?
Sözlük anlamı olarak esaslar, direkler demektir. Alevilik erkanı denildiğinde Aleviliğin esasları , yol kuralları , kısacası yolu anlaşılır. Alevilik yolunda 7 farz 3 sünnet vardır.

3 SÜNNET

* Allah’ın birliğine inanmak,
* Kalbinde adavet olmamak, kötülük etmemek,
* Tarikatın emirlerini yerine getirmek

7 FARZ

* Mürebbisine düşe
* Müsahib ola
* Taç uruna
* Sırdar ola
* Yar a yar ve özü ulu ola
* Beli Berk ola
* Hakk’a sohbet kıla

CENNET –CEHENNEME İLİŞKİN İNANCIMIZ NEDİR?
Her ne kadar cennet cehennem kavramları Alevi literaturunda da çokça yer almakta ise de, Kur’an da anlatılan biçimiyle bir Cennet- cehennnem anlayışı Alevilikte hakim değildir.

MUSAHİPLİK NE DEMEKTİR ? ?
Musahiplik yol kardeşliği demektir. Alevi inancına göre evli her Alevi kendisine denk düşebilecek başka bir evli Alevi ile dinsel bir kardeşlik tutar; bu aynı zamanda kendisinin ahiret kardeşidir. Öz kardeşlik kurallarından daha ağır kuralları olan bu yol kardeşliği Alevilikte farzdır.

GÖRGÜ NEDİR ? DÜŞKÜNLÜK NEDİR ?
Alevi yolunda her talib , yılda bir kez tüm topluluğun ve pirinin huzurunda, o yıl içerisinde yaptıklarının ve yol kurallarına uyup uymadığının hesabını verir. Burada hem dinsel hem dünya evi sorunlar , sorumluluklar söz konusudur. Eğer kişi, topluluk tarafından kabul görülmeyen hatalar, fenalıklar yapmamış ve kuralları yerine getirmişse, pirin ve orada bulunan yol erenlerinin izniyle görülmüş olur.
Komşuluk ilişkilerinde hoşnutsuz, yol kurallarına aykırılık gösteren kişiler düşkün bırakılırlar. Düşkünlük bir anlamıyla toplumun dışına çıkarmak , cemaatten atmak anlamına gelir. Cezanın büyüklüğüne göre geçici ya da sürekli düşkünlükler vardır.

ALEVİLİKTE AHLAK SİSTEMİNİN TEMELİ NEDİR?
Alevi sisteminin temeli ; eline , beline, diline hakim olmaktır. Eline demek, kendisine izinli olmazan şeylere dokunmamak; beline demek; kendi eşi dışında hiç kimseyle cinsel ilişkide bulunmamak; diline demek ; yalan söylememek demektir.

KURBAN
Hakk’a sunulan , eti yenilen hayvana kurban denir. Alevilikte Allah yoluna, İnanç yoluna, ululara ve Hakk’a yakınlaşmak için kesilir.

ADAK
Bir dileği yerine getirmek, bir tehlikeden korunmak için gücüne inandığımız şeylere vaad edilen şeylere denir.

LOKMA
Dualanmış bir yiyeceğin her parçasına denir. Dedelerden ululardan lokma almak sevaptır.

DEM
Kan, zaman, an, soluk anlamına gelir. Alevilikte ‘dem’ kuralları gereği alınan kutsal içki, dualı içki anlamına gelir.

MUHARREM ORUCUNUN ANLAMI NEDİR?
Kurban Bayramı Hicri Takvim'e göre Zilhicce ayının 10. günü başlar. Kurban Bayramının 1'nci gününden başlayarak 20 gün sayılır. 20'nci günün akşamı Muharrem Orucu için niyet edilir ve oruç başlar. Muharrem Orucundan önce 3 günlük MASUM-U PAK ORUCU tutulur. Bu oruç Küfe'de şehit düşen Müslüm Bin Akıyl ile çoçukları ibrahim ve Muhammet için tutulur. Müslüm, imam Hüseyin'in amcasının oğlu ibrahim ile Muhammet ise amcasının torunlarıdır. 3 günlük Masum-u Pak ve 12 günlük Muharrem Orucu olmak üzere toplam 15 gün oruç tutulduktan sonra Muharrem Ayının 13'ncü günü kurbanları tığlanır ve AŞURE dağıtılır. Kurban imam Ali Zeynel Abidin'in Kerbela Katliamından kurtuluşundan duyulan sevinci belirtir. Muharrem Ayında eğlence yapılmaz, bıçağa ve kesici aletlere el sürülmez, düğün-nişan-sünnet törenleri yapılmaz, karı koca ilişkileri kesilir, kurban kesilmez, et yenilmez. Kerbela şehitleri'nin çektikleri susuzluğu hissetmek için su içilmez, eğlence yerlerine gidilmez, saç ve sakal traşı olunmaz.
Günümüzde bunların bir bölümü uygulanamamaktadır. Örneğin, sakal traşı olmamak gibi...
Su saf olarak içilmemektedir. Vücudun su ihtiyacı yenilen yemeklerden, çay-kahve-meşrubat-meyve suyu-ayran gibi sıvı içeceklerden karşılanır.
Alevi inancı şekilciliğe takılıp kalmayı değil, özü benimser. Aklın ve ilmin yolundan ayrılmaz. Önemli olan imam Hüseyin'in ve diğer Kerbela şehitleri'nin çektikleri acıyı ve zorlukları beyninde, kalbinde ve gönlünde duymaktır. Onlar gibi düşünüp, onlar gibi yaşayıp, onlar gibi inanmaktır. Zalime karşı çıkıp, mazlumdan yana olmaktır. Eline-diline-beline sadık olup insanca ve onurluca yaşamaktır. Onlara layık olmaktır. Ölmeden önce ölmek, öldükten sonra yaşamaktır. Yaşayan ölü olmamaktır. Yarın onlar'ın huzuruna alnı açık yüzü pak çıkmaktır. Onlar'ın bıraktığı onurlu mirasa sahip çıkmaktır.
Belirlenmiş bir iftar vakti'de yoktur. Akşam olup güneş batınca, karanlık gözle görünce oruç açılır. Gece sahura kalkma uygulaması Muharrem Orucu'nda yoktur.
Oruç tutulmadan önce (yatmadan önce) şöyle niyet edilir. Niyetten sonra Muharrem Orucu başlar.
BiSMi ŞAH. ALLAH ALLAH. ERENLERiN HiKMETiNE. ER HAK MUHAMMET-ALi AŞKINA. iMAM HÜSEYiN EFENDiMiZiN SUSUZLUK ORUCU NiYETiNE. KERBELA ŞEHiTLERi'NiN TEMiZ RUHLARINA MATEM ORUCU NiYETi iLE HZ. FATMA ANAMIZIN ŞEFAATiNE. 12 iMAM, 14 MASUM-U PAK EFENDiLERiMiZiN ŞEVKiNE, 17 KEMERBESTLER HÜRMETiNE HAZIR-GAYiP GEÇEK ERENLERiN YÜCE HÜMMETLERi ÜZERiMiZDE HAZIR VE NAZIR OLA. LANET MÜNKiRE. LANET YEZiD'E. RAHMET MÜMiN'E ALLAH EYVALLAH. HÜ



ALEVİLİKTE AŞIĞIN SAZIN VE DEYİŞLERİN ÖNEMİ NEDİR?
Alevi ibadetinde, gerekse sosyal yaşamında büyük yer ve önem taşır. 12 hizmetten biri aşığa aittir; yani aşıksız Alevi ibadeti yapılmaz. Makam olarak pirden sonra gelsede, 12 hizmetin en ağır yükünü taşır. Aşık sazıyla bestelerini yapar, çalar, çağırır.Alevi ibadetinin vazgeçilmez parçası semah, bu saz aşık bütünleşmesi içerisinde dönülür.Alevi deyişleri geçmiş tarihleri, Alevi düşünce ve öğretisini, günlük yaşamı, dünyasal ilişkileri konu alır. Deyişler aynı zamanda Alevilerin gülbenklerini oluştururlar. Yine aynı deyişlerle tanrı ile ilişkiler kurulur.

SEMAH NEDİR?
Alevi inanışında büyük bir yer tutar. Sözcük anlamı; günahlardan arınmak anlamına gelir. Alevi Cemindede öyle kabul edilir.

CEM NEDİR?
Sözcük anlamı olarak, birleşme, birlik olma, bir araya gelme demektir. Alevi inancında , ibadet için cem olma, bir araya gelmeden yola çıkılarak, bütünleşme anlamında kullanılır. İbadetin yapıldığı yere cem evi denir.
Alevi inancı cemsiz düşünülemez. Bir Alevinin doğumundan ölümüne tüm yaşantısı cem ile bağlantılıdır. Yola girdiği, müsahib tuttuğu, erkan gördüğü, görüldüğü-sorulduğu yerdir. Cemin çok çeşitleri vardır. Kurban cemleri, görgü cemleri, Abdal Musa cemleri, Bayram cemleri.

KIRKLAR CEMİ
Alevi inancına göre Hz. Ali bu yolu kurduğu zaman kendine eşlik eden kadınlı erkekli 40 kişi ile birlikte ilk kez bu cemi gerçekleştirdi. O günden bu yana Alevi topluluğu bu kırkların cemini sürmektedir.

CEMDE 12 HİZMET
1- Mürşid (Dede) Hizmet itibari ile Hz. Muhammed, Hz. Ali ve Haci Bektasi Veliýi temsil eder.
Cem Erkanı Başkanlığını yapar,ikrar alır nasip verir. Cenaze, Müsahiplik, Nikah, Sünnet, Ad takar (isim takar).
2- Rehber Görev itibariyle İmam Hüseyin´i temsil eder.
Yola girmek isteyenleri hazırlar, yol gösterir. Mürsidin en yakın yardımcısıdır.
3-Gözcü Görev itibariyle Ebuzer Gaffari’yi temsil eder.
Rehberin yardımcısıdır. Cem'in sessiz ve sakinlik içinde gecmesini sağlar. Cem’in bekcisidir.
4- Çerağcı (Delilci) Görev itibariyle Cabir El Ensari’yi temsil eder.
Cem evinde bulunan aydınlatma araçlarını yakar. Buhardanlıkları ve Mumları (Çerağları) hazırlar.
5- Zakir (Aşık) Görev itibariyle Bilal Habeş’i temsil eder.
Cem’de Tevhid, Duazde imam, Mersiye, Semah, Nevruzi'ye söyler.
6- Süpürgeci(Ferraş) Görev itibariyle Selman’ı Piri pakı temsil eder.
Cem evinin sürekli temizliği ile meşkul olur.
7- Meydancı Görev itibariyle Hüzeyme tül Yemeni’yi temsil eder.
Cem evinde Semahserleri kaldırır. Postları yerine dizer.
8- Niyazci Görev itibariyle Mahmut el Ensari’yi temsil eder.
Kurbanları tekbirler ve keser. Gelen Lokmaları alır ve dağılımını sağlar.
9- Ibrikci Görev itibariyle Kamber Hazretlerini temsil eder.
Cem de Mürşidin ve Cem erenlerinin abdest almalarını sağlar.
10- Kapıcı Görev itibariyle Gülam Keysani’yi temsil eder.
Cem’e gelen erenlerin evlerini gözetler.
11- Peyikçi Görev itibariyle Amri Ayyari’yi temsil eder.
Cem olacaƃını tüm canlara duyurur.
12- Sakacı Görev itibariyle Ammari Yaseri’yi temsil eder.
Cem evinde Su, Şerbet, Saka, Süt v.b. dağılımını sağlar.



DEMOKRATİK MÜCADELEDE ALEVİLERİN TEMEL İLKELERİ

# Özgürlük ilkesi: Öğretisinde insanı kutsal varlık olarak kabul eden Alevi örgütlenmesi; kişi özgürlüğünün, inanç ve düşünce özgürlüğünün en aktif savunucusudur.
# Eşitlik ilkesi: Alevi örgütlenmesi yaşamın her alanında, gelirlerin paylaşımından öğrenime kadar, bireyin eşitliğini savunur. Hiçbir kimseye , hiçbir kuruma, hiçbir ulusa ya da inanca bu eşitliği bozucu ayrıcalıklar tanınmaz.
# Demokrasi ilkesi: Barış: ve demokrasi birbirinin ayrılmaz parcasıdır. Demokrasi için, insan hakları için, barış için mücadele etmek ve Aleviler arasında bu düşüncelerin yayılmasına çalışmak en başta gelen görevimizdir.
# Barış ilkes: Yurtdaşlarımız arasında yayılmak istenen savaş, şiddet, nefret duyguları yerine sevgiyi ,dayanışmayı, dostluğu egemen kılmak için çalışmalıyız.
# Laiklik ilkesi: Alevi örgütlenmesi, devlet idaresinde laiklik ilkesini, varoluş mücadelesinin temel taşlarından biri olarak görür.
# Emeğin üstünlüğünü savunma ilkesi: Aleviler emeğin üstünlüğüne inanır , emek verilmiş bütün çalışmalara emekçilere saygı duyar.
# Bağımsız örgütlenme ilkesi: Hz. Ali’nin ‘haksızlık karşısında eğer susuyorsanız, yalnız hakkınızdan değil, aynı zamanda şerefinizden de olursunsuz’ ilkesi bizim ilkesidir. Alevi örgütlenmesi mazlumun yanında, zalimin karşısında her zaman taraftır.
 


ChavRash

ChavRash

Emekli Yönetici
Ben de biraz ekleme yapayım:

Kızılbaş toplumlarının, Osmanlı belgelerinde, doğrudan doğruya belirgin bir ismi bile yoktur. Onlara ZINDIK, RAFİZİ, MÜLHİP gibi kötüleyici adlar veriliyordu. Sonra onları kökenbilim bakımından yanlış olan "Alevi" sözcüğüyle adlandırmaya başladılar. Diğer bir deyişle Kızılbaş'lar, Kızılbaş kavramını Alevi olarak Kızılbaş adı altında çok ezildikleri ve dışlandıkları için değiştirmişlerdir.

Kızılbaş denilen toplumlar bir çok isyan hareketlerine karıştıkları için, Kızılbaş kelimesi Osmanlı belgelerinde kötüleyici bir anlamla yüklenmiş, o nedenle, oldukça yeni bir geçmişte Kızılbaş yerine Alevi sözcüğü kullanılmaya başlanmıştır. Ali'ye aşırı bir sevgi, hatta tapınmaya kadar giden bir sevgi gösterdikleri için, onlara "Alevi" derlerdi. İran'da ise Ali'ye tapanlara "Ali-İlahi" denir. Alevi ise, Ali soyundan gelen, yani Seyyit olanlara denilir. Yukarda değindiğimiz gibi, bu sözcük kökenbilim açısından yanlıştır.

Kızılbaş inancını benimsemiş kimseler daha çok kırsal kesimde yaşayan veya kırsal kesim kökenli olanlardır. Atatürk'ün yakın zamanına kadar "Töre kuralları" ile aşiretler halinde yönetilmişlerdir. Ancak aşiret ve töre kavramı Atatürk devrinden bu yana çok büyük bir düşüş göstermiştir.

* İlk kırk yemeğini Alevi topluluğu vermiştir.

* Önceleri cenaze törenleri Alevi geleneğine göre ve ( yurt içinde ) Türk dilinde yapılırdı ancak daha sonraları "Allah Türkçe bilmiyor" ( yurt içinde ) diye kopan bir söylenti cenaze törenlerinde Arapça dualar okunmaya ve tekbir getirilmeye başlandı. "Allah Türkçe bilmiyor" söylentisi için kesin bir şey söylenememekte.

*Bektaşi'lik kavramı sadece Türk'lerde vardır. Bunun nedeni olarak Bektaşi'liğin Anadolu'da gelişmesi olduğu için diyebiliriz. Bektaşi tarikatının kurucusu varsayılan Hacı Bektaşi Veli'nin soyu Hz. Muhammed'e kadar dayanmaktadır. ( Şii'lerin 8'inci imamının soyundan gelmesinden dolayı )

* Hacı Bektaşi Veli, Osmanlı zamanında Yeni Çeri'ler tarafından Yeni Çeri Ocağı'nın Pir'i seçilmiştir.

Cami'ler 'Allah'ın evi' , 'Namaz kılma yeri' diye adlandırılsa da Cami kelimesi Cem'den ( Toplanma Yeri) türetilmiş ve bazı dönemde yaşanılan olaylar yüzünden Alevi'leri dışlamak amacıyla anlamı değiştirilmiştir.

Tarihi belgeleri:

Cami, cem sözcüğünden türetilmiş ve "toplanma yeri" demektir. Hemen anlaşılacağı gibi Cemevi ile aynı anlamı taşıyor. Ancak cami bu gerçek anlamından uzaklaştırılarak "Tanrı'nın evi", "Tanrı'ya dua etme (namaz kılma) mekânı", "Müslümanların tapınağı" biçiminde isimlerle kutsal görev yükletilmiştir. Kuran ayetlerinden hiçbirinde ve Muhammed'in davranışlarında görüldüğü gibi, Tanrı'nın adının anılması (Kuran 33, 41: Ey insanlar! Tanrıyı sıkça zikredin.) ve ona dua edilmesinin ne yeri ve zamanı ne de duruş biçimi belirlenmiştir. Gece ve gündüz boyunca inananın istediği zamanda ve yerde (Kuran 73, 20: Senin, gecenin üçte ikisine yakın kısmını,bazan yarısını, bazan da üçte birini yatmadan ibadetle geçirdiğini...Rabbin biliyor); yatarken, otururken, at veya deve üzerinde çeşitli pozisyonlarda, hatta raksederek Tanrı'ya dua edilebilir (Kuran 3, 191: Onlar ayakta dururken, otururken, yanları üzerine yatarken Allahı anarlar...Kuran 2, 239: Eğer -herhangi birşeyden- korkarsanız, salatınızı yürüyerek yahut binmiş olarak yerine getirin...) Bir Müslümanın, kilisede ve havrada Tanrısına dua edebileceği gibi, elbette ki evinin bir köşesinde, camide ya da cemevinde bunu yerine getirmesi de olağandır. Demek ki İslamın özünde, yani Kuran ve Hadislerle kesinkes belirlenmiş cami-mescid yapısı türünden bir İslami tapınak yoktur. Eğer öyle olsaydı Ali şu sözleri söyler miydi:

"1024. Duydum ki bir cami yaptırıyormuşsun devlet hazinesinden, inşallah başaramıyacaksın.

1025. Alıp dağıttığı narların karşılığını fuhuş ile ödeyen bir kadına benzetiyorum senin şu cami yaptırma işini.

1026. Bunu anlayan insanlar ona dediler ki; bela onun üstüne olsun, ne zina işle ne de sadaka dağıt!” (Hazreti Emir Ali İbn-i Ebu Talib, Çev. Vedat Atil:, Hazreti Ali Divanı.İstanbul 1990, s. 125)

Nasıl ki Tanrı'ya dua etme-yakarma (Arapça salat, Farsça namaz), Muhammed'den sonra biçim ve kurallara bağlanmış ise, camiler de, özellikle Sünni (Hanedan) İmparatorluklarında kutsanıp, İslam tapınağı olarak birer ihtişam simgesi olmuştur.

Ortodoks İslamın geliştirip zorunlu kıldığı, Kilise ve Havra karşılığı dinsel tapınak olarak Cami kavramı, Heterodoks İslam'da yoktur. Abbasi dönemi heresiograflarının (din sapkınlığı yazarları) verdikleri bilgilere göre; Babek-Hurremiler dinsel törenlerini belirli gecelerde kırsalda, açık alanlarda kadın erkek toplu halde yapıyorlar. Orta yerde yakılmış bir ateşin çevresinde hep birlikte raksederek şarkılar söylüyorlardı. Ayrıca Babekilerin, egemen oldukları bölgelerde yaşayan Ortodoks Müslümanların köylerine -kendileri içine hiç ayak basmadıkları halde- camiler yaptırdıklarını şaşkınlık içinde yazmaktadırlar.

Nuvayri'nin Nihayat al-Arab adlı yapıtında anlattığına göre Karmatiler 891 yılında ilk kez Küfe yakınlarında ulaşılması güç bir kale inşa ettiler. Genişliği 13.44 m. olan surların çevresinde geniş hendek kazdılar. Bu kale inşaatını çok kısa bir zamanda tamamlayıp, onun içinde çok büyük bir bina yaptılar. Her yandan gelen kadın ve erkekleri ayırım yapmaksızın buraya yerleştirdiler. Adına Dar al Hicra (Göçmen Evi) diyorlardı. Daha sonra yaklaşık iki yüzyıl boyunca Karmatiler, tapınmalarını ve topluluğun sorunlarını görüştükleri toplantılarını kale ve kentlerindeki bu Dar al-Hicra'larda yaptılar.

1051 yılı kışında başkent al-Ahsa'yı ziyaret eden Nasr al-Husrev, İslam şeriatını tümüyle yadsıyan Karmatilerin, kentte yaşayan Ortodoks Müslümanların (Sünni ve Şiiler) toplu dua etmeleri için bir İranlı tüccarın Cuma camisi yaptırmasına izin verdiklerini anlatmaktadır. Görülüyor ki Heterodoks İslam, yani bu proto-Alevi toplulukları, kendileriyle birlikte yaşayan Sünnilerin inanç ve ibadetlerine engel olup, kendi düşünce ve inançlarını zorla dayatmıyorlar. Ancak propaganda ve aydınlatma yoluyla Dai'ler zaman içinde başarabilirlerse onları kendi inançlarına çeviriyorlardı.

Alevi konar-göçer Türkmenler'in Anadolu'dan bir Cem betimlemesi vardır: 13. yüzyılın ilk çeyreğinde, Baba İlyas'ın Piri Dede Garkın'ın Elbistan ovasında dörtyüz Türkmen obasının dörtyüz şeyhini, bir mürşid ve büyük Şeyh olarak topladığını ve kırk gün kırk gece Cem sürdürdüklerini, Elvan Çelebi Menakıbu'l Kudsiyye'sinde (s.16-17) anlatmaktadır. Cem süresince katılımcı şeyhler, Dar'a durarak yol içindeki eksiklikleri-noksanlıklarını dile getirip mürüvvet dilemekte. "Sürünerek huzuruna geldik, suçluyuz suçumuzu kabulettik!" demektedirler. Cem toplu tapınmasının sonunda, büyük bir keramet göstermiş bulunan Baba İlyas halife ve büyük Şeyh seçilmiştir...

Büyük İsmaili Hind ve Sind baş dai'lerinden Pir Sadruddin'in (ölm. 1416) İmam İslam Şah'ın isteği üzerine 1396 yılı içerisinde Pencap ve Kaşmir'de Gat Ganga'lar yaptırdığını biliyoruz. Hind diyalektlerindeki Gat Ganga'nın tam Türkçe karşılığı Cem Evi'dir. İsmaili Aleviler de toplu tapınmalarını camilerde değil ve Cemevi'nde yapıyorlardı. (Muhammad Umar: Islam in Northern India. Aligarh 1993: 370 vd.)

Daha sonraki yüzyıllar içinde Alevi inançlı halk toplulukları yerleşik düzene geçmiş. Bu ekonomik ve toplumsal düzenin daha alt yerleşim birimleri olan köy ve kasabalarda kurulmuş zaviye ve dergâhların Meydanevi ya da Cemevinde toplu tapınmalarını, baskıcı yönetimler yüzünden gizli olarak sürdüregelmişlerdir. Hacı Bektaş Veli Dergahı külliyesindeki Meydanevi bunun en önemli kanıtıdır.

Alevi-Bektaşilerin Heterodoks İslam olarak bir tapınma yeri vardır ve bu Cami değil, Cemevi’dir. Cemevi (ya da Meydanevi) bir tapınma yeridir; inanç ritüelleri orada uygulanır. Ama biz, inandığımız Tanrıya tapınmamızı; Tevhid’imiz, Dar’ımız, Semah’ımızla ve nefeslerimiz ve sazımızla, Kuran’ın buyurduğu gibi her yerde yaparız. Tarihsel örnekleri yukarıda verdik, meydanlarda da evlerde de uygularız inancımızın gereklerini. Başbakan, Alevileri camiye çağırıyormuş: Açınız Cuma akşamları Sultanahmet, Süleymaniye, Fatih, Selimiye...camilerinin kapılarını; sazımızla, müziğimiz ve semahlarımızla gelip toplu tapınmamız olan Cem’imizi yapmazsak, bize Alevi demesinler! Başbakan İslam dinini Sünnilik, daha doğrusu sadece Hanefi şeriatı olarak algılamaktadır. Çünkü İmamhatip Okulu ders kitaplarından öyle öğrenmiş. Daha fazlası da beklenmez...

 
:::burak:::

:::burak:::

Üye
    Konu Sahibi
tesekkürler dostum !!
 

worldcild

Üye
hepsını okyamadım ama ...cokda farklılıgı yok bizim mezhepimizden..yalnız toplumda bi önyargı var yıne alevıler ıcın???? nedendır bılınmez...bndede bazen uyanıyor sonra aptallaşma dıyorum..Allah ın yarattıgı bı kuldur yanı oda..paylasım ıcın saol
 
a21a

a21a

Emekli Yönetici
Güzel bilgiler için teşekkürler. Türkiye' her bölgesinde alevi var ve yukarıda değinildiği gibi çoğu kimse aleviliğin ve alevinin ne olduğunu bilmiyor. Bu açıklamalar merak edenler için güzel bir kaynak olacak.:oke:
 
ChavRash

ChavRash

Emekli Yönetici
hepsını okyamadım ama ...cokda farklılıgı yok bizim mezhepimizden..yalnız toplumda bi önyargı var yıne alevıler ıcın???? nedendır bılınmez...bndede bazen uyanıyor sonra aptallaşma dıyorum..Allah ın yarattıgı bı kuldur yanı oda..paylasım ıcın saol

Alevilik ile Sünni'lik arasında bir fark olmaz, olamaz. Çünkü her iki mezhep de Kuran-ı Kerim'in ve Hz. Muhammed'in buyruklarını benimsemektedir. Ancak şu var ki geçmişte bazı şeyler yanlış öğretildi. Kuran-ı Kerim'in buyrukları saptırıldı ve şu an azalmış olan bir ayrım oluştu. Eğer ki zamanında bazı şeyler yanlış lanse edilmese, öyretilmeseydi Alevilik ve Sünni'lik arasındaki tek fark isim olurdu. ;) Şunu da belirteyim ki ben yobazları Sünniliğin içine katmadan yorum yapıyorum, eğer ki onları Sünni'lerle bir tutsaydım ortadaki tüm farkları ve Yobaz'ların Kuran-ı Kerim'deki buyruklarını nasıl saptırdıklarını da yazardım burada. Ama gerek duymuyorum.

Toplum içinde Alevi'lere olan önyargı Atatürk'ün Türkiye Cumhuriyeti'ni kurmasıyla gitgide azalmaya başladı. Türkiye Cumhuriyeti'nde Alevilere baskının en az olduğu dönem ise Atatürk dönemiydi. Ama ondan sonra istenmeyen bir çok olaylar gerçekleştirildi yobazlar tarafından buna bir örnek olarak Sivas - Madımak Oteli Katliamı'nı gösterebiliriz.

Toplumdaki önyargının diğer nedeni de eğitimsizlik. Sünni olan bir kimse kendi araştırmadığı sürece Alevi'liğin ne olduğunu bilemez. Gerek din derslerinde gerekse aile içinde çocuklara Alevilik öğretilmiyor. Bu sene Din Dersi kitabında Alevilik sadece tek kelime olarak geçiyor. O da verilen bir örnekte. Ama örneğin verildiği konunun test sayfasında "Alevilik Nedir?" diye soruluyor ve bunun cevabını öğrenciden kendisinin yazması isteniyor. Nerden bilecek o çocuk Alevi'liği?
 
NeedLeFLuff

NeedLeFLuff

Üye
Çok yararlı bilgiler.Aleviliğin ne olduğunu bilmeden önyargıyla yaklaşmak çok yanlış.

Dünyadaki en saçma şey Müslümanlık gibi tüm inananları bir tutan bir dinde mezhep tartışması yapmaktır.
 
ouSahin

ouSahin

Üye
bazı kesimler tarafından halen dışlansakta :) Alevikte dost canLıLıqı wardır..we Bitmez..

Bazıları der Allaha inanmazlar kimi der oruç tutmazlar öLe BöLe..

bence çoq qüzel cvp wermiş bu konu..

bizde Aleviyiz ama Orucumuzu Tutarız..Duamızı Ederiz..Namazımızı Kılarız..

ama yinede dışLanma oluo:)

Aleviler Herzaman ;


Ya Allah Ya Muhammed Ya Ali ...:oke:
 

UndeRqRo.uNd

Üye
Çok yararlı bilgiler.Aleviliğin ne olduğunu bilmeden önyargıyla yaklaşmak çok yanlış.

Dünyadaki en saçma şey Müslümanlık gibi tüm inananları bir tutan bir dinde mezhep tartışması yapmaktır.

Kimsenin alevilik kavramıyla bi sorunu olamaz ,sorun uygulamalarda kendini gösteriyor .
 
hasisa

hasisa

Üye
Alevilik ile Sünni'lik arasında bir fark olmaz, olamaz. Çünkü her iki mezhep de Kuran-ı Kerim'in ve Hz. Muhammed'in buyruklarını benimsemektedir. Ancak şu var ki geçmişte bazı şeyler yanlış öğretildi. Kuran-ı Kerim'in buyrukları saptırıldı ve şu an azalmış olan bir ayrım oluştu. Eğer ki zamanında bazı şeyler yanlış lanse edilmese, öyretilmeseydi Alevilik ve Sünni'lik arasındaki tek fark isim olurdu. ;) Şunu da belirteyim ki ben yobazları Sünniliğin içine katmadan yorum yapıyorum, eğer ki onları Sünni'lerle bir tutsaydım ortadaki tüm farkları ve Yobaz'ların Kuran-ı Kerim'deki buyruklarını nasıl saptırdıklarını da yazardım burada. Ama gerek duymuyorum.

Toplum içinde Alevi'lere olan önyargı Atatürk'ün Türkiye Cumhuriyeti'ni kurmasıyla gitgide azalmaya başladı. Türkiye Cumhuriyeti'nde Alevilere baskının en az olduğu dönem ise Atatürk dönemiydi. Ama ondan sonra istenmeyen bir çok olaylar gerçekleştirildi yobazlar tarafından buna bir örnek olarak Sivas - Madımak Oteli Katliamı'nı gösterebiliriz.

Toplumdaki önyargının diğer nedeni de eğitimsizlik. Sünni olan bir kimse kendi araştırmadığı sürece Alevi'liğin ne olduğunu bilemez. Gerek din derslerinde gerekse aile içinde çocuklara Alevilik öğretilmiyor. Bu sene Din Dersi kitabında Alevilik sadece tek kelime olarak geçiyor. O da verilen bir örnekte. Ama örneğin verildiği konunun test sayfasında "Alevilik Nedir?" diye soruluyor ve bunun cevabını öğrenciden kendisinin yazması isteniyor. Nerden bilecek o çocuk Alevi'liği?


alevilik bir mezhep değildir dikkat
 
ChavRash

ChavRash

Emekli Yönetici
Alevi'lik Ehl-i Sünnet mezhebindendir. Ehl-i Sünnet mezhebi müslümanlıkta ağırlıklı olduğundan Alevi'likte Sünni'likte mezhep sayılmakta.
 
:::burak:::

:::burak:::

Üye
    Konu Sahibi
arkadaşım mezhep değildir derken alevilik inancından bahsediyoo

zaten türkiyede hiçbir alevi aleviliğin mezhep olduğunu kabul etmez

yani chavrash senin bahsettiğin kağıt üzerinde mezheplik..
 

worldcild

Üye
ya ALllahı hak resullah efendımzı peygamber bılelım yeter..din ayrımına gerek yok..Allah teala ne demiş..hristiyanların peygamberlerınıde ınanacaksınız..cunku onlarıda bn gönderdım..ve ıman edeceksınız demiş...yani biz hz isa hz musa gibi peygamberlerımıze onların ırkına bile hosgörülüyken içimzdeki mezhep veya ınanc tartısmasına gerek yok..netıcede Allah ın emır ve ysaklarını akli yerınd eolan herkes biliyordur..bunları uygulamkda ıman etmek olmuyormu zaten???????
 
:::burak:::

:::burak:::

Üye
    Konu Sahibi
sen yanlış anlamıssın burada ayrım yapan yok dostum
sadece yanlış bilgilendirme söz konusu
 
ChavRash

ChavRash

Emekli Yönetici
arkadaşım mezhep değildir derken alevilik inancından bahsediyoo

zaten türkiyede hiçbir alevi aleviliğin mezhep olduğunu kabul etmez

yani chavrash senin bahsettiğin kağıt üzerinde mezheplik..

Bir bakıma öyle denebilir. ;)
 
hasisa

hasisa

Üye
inneddine indallahil islam -----
allah katında yeğane din islamdır
başka din yoktur o islamiyetten önce idi
batıl oldular yani artık onlar yok

tekrarlıyorum alevilik bir mezhep değildir inanmış olabilir her inananın inandığı mezhep olursa işimiz var

siz hiç gördünüzmü mezhep ehlinin camiye gitmediğini onlar camiye gitmezler cemevleri vardır onların camisi orasıdır
herkes yerini bilecek herkes yerini alacak ve alıyor
 
ouSahin

ouSahin

Üye
inneddine indallahil islam -----
allah katında yeğane din islamdır
başka din yoktur o islamiyetten önce idi
batıl oldular yani artık onlar yok

tekrarlıyorum alevilik bir mezhep değildir inanmış olabilir her inananın inandığı mezhep olursa işimiz var

siz hiç gördünüzmü mezhep ehlinin camiye gitmediğini onlar camiye gitmezler cemevleri vardır onların camisi orasıdır
herkes yerini bilecek herkes yerini alacak ve alıyor

bu konu hakkında bişe yazmıcaktım büyüqümsünn saygımı koruyarak yazcam..

Cami'ler 'Allah'ın evi' , 'Namaz kılma yeri' diye adlandırılsa da Cami kelimesi Cem'den ( Toplanma Yeri) türetilmiş ve bazı dönemde yaşanılan olaylar yüzünden Alevi'leri dışlamak amacıyla anlamı değiştirilmiştir.

okursanız sevinirim bu 1...

2 incisi Camiye qitmediklerini nerden biliosunuz siz her camiye gidene soruomusunuz ?Alevimisiniz die

3.Ortaya atılan Alevileri ahşalıyacak palavra lafların halk dilinde artık bir reklam olduqunu qörmüş oluoz sizde bu reklama ortak olmuşsunuz..
 
ChavRash

ChavRash

Emekli Yönetici
inneddine indallahil islam -----
allah katında yeğane din islamdır
başka din yoktur o islamiyetten önce idi
batıl oldular yani artık onlar yok

tekrarlıyorum alevilik bir mezhep değildir inanmış olabilir her inananın inandığı mezhep olursa işimiz var

siz hiç gördünüzmü mezhep ehlinin camiye gitmediğini onlar camiye gitmezler cemevleri vardır onların camisi orasıdır
herkes yerini bilecek herkes yerini alacak ve alıyor

Siz mezhebin hangi anlamını biliyorsunuz? 3 - 4 tane anlamı var ortalıkta. Alevi'liği ve Sünni'liği mezhep diye bahsetme amacım mezhebin temelde fikir ayrılığı anlamına geliyor oluşundandı.

Bu konuda Alevi'liği İslam'dan ayrı bir din olarak gösteren bir yazı yok. O şiiri çok gereksiz yere ve bilinçsizce yazmışsınız.

Kuran-ı Kerim'de "her mezhep ehli Cami'ye gidip ibadetini yapacaktır" diye bir buyruk yoktur. Eğer Kuran-ı Kerim'de ibadet yeri sadece Cami olarak gösteriliyorsa insanlar neden evinde, yolda veya herhangi bir yerde oturarak ibadetlerini yapıyorlar? Bu insanlar günahkâr mı oldu?

Ben onlarca kez Cami'ye gittim ama kimse bana dönüp de "Sen Alevi misin?" diye sormadı. Siz sordunuz galiba kendinizden bu kadar emin olduğunuza göre veyahut da yobazların lafına kandınız.

Özdeğerlerim hakkında atıp tutmaya çalışan birisine saygı göstermem. Siz de yerinizi ve haddinizi bileceksiniz. Alevi'ler Cami'ye gitmez diye atıp tutmaya çalışmayacaksınız.

Eğer hiçbir şey bilmiyorsanız elinize bir Kuran-ı Kerim alın veya Alevilik hakkında hiçbir şey bilmeyen Diyanet çalışanlarına mail atın veya insanları Kuran-ı Kerim ışığında ibadetini yaptırmaya niyetli olan imamlara sorunuz. Biraz araştırmacı olunuz. İş atıp tutmakla bitmiyor. ( Bkz: Diyanet çalışanlarına Alevilik araştırması yapılmış ve Diyanet çalışanlarının ezici çoğunluğu "Alevi'lik nedir, nasıl ibadet yaparlar?" sorusuna cevap verememiştir. )
 
hasisa

hasisa

Üye
camiye gelen kimseye sen alevi misin sünni misin diye sormaya haya ederim
çünkü onlar cenazelerini camiye getirmiyorki dirileri gelsin
cenazesini cem evlerinden kaldıranları ben müslüman olarak kabul edemem
 

UndeRqRo.uNd

Üye
inneddine indallahil islam -----
allah katında yeğane din islamdır
başka din yoktur o islamiyetten önce idi
batıl oldular yani artık onlar yok

tekrarlıyorum alevilik bir mezhep değildir inanmış olabilir her inananın inandığı mezhep olursa işimiz var

siz hiç gördünüzmü mezhep ehlinin camiye gitmediğini onlar camiye gitmezler cemevleri vardır onların camisi orasıdır
herkes yerini bilecek herkes yerini alacak ve alıyor

Aile tarafım Hacıbektaş'lı olduğu için oraya ziyaretlerimizde aleviler hakkında birinci kaynaktan veriler almış biri olarak bu veriler kesinlikle doğrudur. :oke:
 


Üst Alt